TÜRK AİLESİNİN DEĞİŞİM SORUNLARI KONUŞMACI: Prof. Dr. İsmail DOĞAN İnsani Değerler ve Demokrasi, sohbetlerinin bu haftaki konuşmacısı Prof. Dr. İsmail Doğan oldu. Sayın Doğan, Bursa doğumlu olup 1990 yılından beri Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir. Konferansın açılışı, İnsani Değerler Derneği ve Demokraside Birlik Vakfı Genel Başkanı Mehmet Bozdemir tarafından yapıldı. Sayın Bozdemir, konuşmacı Prof. İsmail Doğan ve katılımcılara davete iştirak etmeleri nedeniyle teşekkür ettikten sonra, konferans salonunun şu an için kullanıma elverişli olmaması nedeniyle katılımcılardan özür diledi ve konferansın üst kattaki salonda bir aile ortamında gerçekleşeceği umudunda olduğunu ifade etti. Başkan, ailede insani değerlerin yaşanmasının günümüzdeki önemine değinmesine müteakip konuşmacı İsmail Doğan hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Konuşmacıdan değerli bir bilim insanı olarak söz eden Bozdemir, konferansın geleneksel olduğu şekliyle iki bölümden oluştuğunu ilk bölümde konuşmacıyı dinleyeceğimizi, ikinci bölümünde sohbet ortamında soru-cevap bölümüne geçileceğini açıkladıktan sonra sözü konuşmacıya verdi. Aşağıda Sayın Prof. Dr. İsmail Doğan’ın ‘’Türk Ailesinin Değişim Sorunları, başlıklı sunumunun kısa bir özetini bulacaksınız: ‘’ Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği olarak önemli işler yapıyorsunuz, davetiniz nedeniyle teşekkür ederim. Osmanlı döneminde de ‘Bilim Cemiyeti, adıyla bir topluluk oluşmuştu. Bu ve benzeri cemiyetler Osmanlı’da siyasetten uzak, bilimsel gelişmelere yönelik çalışma yaptılar. Dünya genelinde bu alanda yürütülen çalışmaları takip ettiler. Aile, insanlığın temel kurumları arasında yer alır. Diğer kültür yapıları içinde de aile vardır. Dünya genelindeki uygulamalarda da aile yapısı içinde sorunlar yaşandığını gözlemliyoruz. Batının tarıma dayalı toplumsal yapısından sanayiye dayalı toplumsal yapıya geçişte ailede sorunlar çıktı. Batı tipi aile ile diğer uygarlıklar arasındaki aile yapısında farklılıklar görüyoruz. Göçebe toplumlar, teknolojik değişime ayak uyduramadığı için, şartların getirdiği görece bir özgürlük söz konusudur. Özgürlükler, insan hakları doğrultusunda tarıma dayalı olmaktan çıkıp, sanayi dönemine geçişte yeni bir yapılanma söz konusu oldu. Sanayileşme döneminde bir iş bölümü anlayışı hakim oldu, insanlar sanayileşmenin getirdiği teknolojiye umut bağladılar. Batıda sanayileşme insanlara büyük olanaklar sağladı ama her insanı huzurlu ve mutlu kılacak bir değişim sağlanamadı. Suç olayları arttı. Komşuluk ilişkileri değişti, ailede boşanmalar arttı. Toplum için gerekli olan sağlam bir aile yapısı özlem olarak kaldı. Aile içindeki değişim sorunu Türk toplumuna da sirayet etti. Bu durum, aydınları ‘Ne oluyoruz?, sorusuna yöneltti. Geçmişte Namık Kemal’in aileyi anlatan makaleleri, Kınalızade Ali Efendinin de aile sisteminin düzelmesine yönelik çalışmaları ailede değişim sorunları ile yakından ilgilidir. Türk ailesinde 3 temel özellik, sadakat, himaye ve itaat kültürünün varlığından geçmektedir. ‘Bir memleketin evleri, bir evin odasına benzer, sözü Namık Kemal’in o dönemde dünyadaki değişime hazır olmayan bir aile yapılanmasını işaret eden 19ncu Yüzyıl da ifade edilmiş bir sözdü. Münif Paşa’nın ‘abartısız, orantısız eşitlik, sözü ile de bir yerde çok zengin bir kesim varken diğer yerden fakirlik nedeniyle kendini göle atan bir insanın farklı yaşamına dikkat çekiliyordu. Sanayileşmiş varlıklı Batı ülkelerinde insanlar bir buhran içindeyken Osmanlı toplumunda henüz ailede krizi ifade eden bir durum yoktu. Kapalı toplumlar, kendisi için üreten ve tüketen toplumlardır. Osmanlı toplumunda, insanlar kanaatkar, komşusunu gözeten bir anlayışa sahipti. Kapalı toplum insanları, dışarıdan gelen ithal malzemelerle, ürünlerle kültürel yapıda değişime uğradılar. Kapalı toplumdan, açık topluma geçiş ülkemizde sancılı oldu. Köleleri en çok inciten şey, kendi dünyaları dışında olan gelişmeleri fark etmeleri olmuştur. Köleler, özgür dünyaya özlem duydu, ancak özgürlüklere hazır değildiler. Ekonomik yapıda görülen değişimler Osmanlı ailesine de yansıdı. Yemek yeme ve mutfak kültüründe değişimler baş gösterdi. Bunalım ve buhranlar dünyevi, sosyolojik sorunlardır ve aileyi de etkileyen sorunlardır. Bazen yeni şeylere hazır olmak gerekir. Gelebilecek olan ve gelmekte olana hazırlıklı olunmalı. Cumhuriyet döneminde de uzunca bir zaman kapalı bir toplum konumundaydı Türk toplumu. 1980 li yılların Özal döneminde dış dünyaya bir açılım söz konusu oldu. Ailede anne ve babalar, kendi özlemlerini çocuklarının özlemiyle değiştirme isteğine yöneldiler. Bu durumda çocukların geleceği açısından yanlışların ortaya çıkmasına neden oldu. Aile, son derece önemlidir. Toplumsal yapı, temel toplumsal kurumlardan oluşur. Kurumlar, birbirlerine bağımlıdır. Aile, değerleriyle ayakta kalır. Liyakat ve performansı ödüllendirmenin önemi anlaşılmalıdır. Ailede çocukların istediği okullara yönlendirilmesi, çocukların geleceği açısından önem taşır. Son dönemde medya vasıtası ile ailede yaşanan trajik, dramatik durumları gözlemliyoruz. Bütün bunlar ailede iyiye gitmeyen şeylerin olduğunu ortaya koyuyor. Türk ailesinin istenmeyen özellikleri bünyesinde taşımaya başladı. Bu durumda Türk aile yapısındaki değişim sorunları ile yakından ilgili.,, Konuşmacının sözünün tamamlaması sonrası, konferansın ikinci bölümüne geçildi. Karşılıklı soru-cevap bölümünün ardından konferans 16:30 da son buldu. Prof. İsmail Doğan’ın konuşmasının tamamına derneğimiz sitesinden veya Youtube’den ulaşabilirsiniz. İNSANİ DEĞERLER DERNEĞİ VE DEMOKRASİDE BİRLİK VAKFI GENEL MERKEZİ / 16.03.2019/ ANKARA
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 718495
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.